Başarı için, Einstein’ın özel hayatında pek de kendine yer bulamamış bir kavram diyebiliriz. Tabii bunu insani bir açıdan değil, sonuca odaklanarak böyle yorumluyorum. Yoksa insani açıdan her şey mümkün ve insanın Einstein olması, her şeyi dosdoğru ve eksiksiz yapacağı anlamına elbette gelmiyor.
Mesela oğullarından Eduard’a tıp eğitimi alırken genç yaşta şizofreni teşhisi konulur. Ama Einstein oğlunun yanında olmak bir yana, bir mektubu bile çok seyrek yazar. Keza gönül işleri de bir bilim adamından değil, sanatçıdan beklenebilecek ölçüde gelgitli, huzursuz ve tekinsizdir. (Bunu Balık burcu olmasına veriyorum. Romantizmi tamamen mantık dışı seyredebiliyor Balık burcunun zira. Hayalleri, anlık yoğun duyguları, daha sağlam şeylere tercih etmiş anlaşılan.)
Buradan hareketle bir insana başarılı, ya da başarısız diye etiketler yapıştırmak da çok sağlıklı gelmiyor. Bazı şeyleri iyi yaparken, bazısını bir türlü olduramayabiliyor insan. Kime göre, neye göre başarı? İnsanları başarılı olmaya zorlamak da biraz modern zamanların sömürü düzenine hizmet ediyor olsa gerek. İç huzuruna odaklanan bir insana zorla hiçbir ömür törpüsü işi yaptıramazsınız, başkalarına düşman edemezsiniz. Ama başarı hırsıyla güdülediklerinize her şeyi yaptırabilirsiniz. Fazladan çalıştırabilirsiniz. Bütün hayatının iş olmasını sağlayabilirsiniz. Herkesle rekabet halinde ve hırsla, nefretle motive olarak daha da çok çalışmasını, size hizmet etmesini sağlayabilirsiniz. Şimdi böyle biri başarılı mıdır yoksa tamamen yok sayılmış ve bastırılmış insani tarafıyla yüzleşmemek için kendisiyle savaş halinde midir? Kimse görmese de ortada bir savaş, ifade edilemeyen öfke, çalışma dışında yaşanamamış her şeye duyulan nefret olduğunda burada başarıdan söz edilebilir mi?
Yaşamının bir başarı veya başarısızlık mı olduğunu ne gibi unsurların belirleyebileceği sorulduğunda Einstein’ın yanıtı şöyle olur:
“Kendime ne ölüm döşeğindeyken ne de onun öncesinde böyle bir soru soracağım. Doğa bir mühendis ya da müteahhit değildir ve ben kendim de doğanın bir parçasıyım.”
Sanırım burada, doğanın kanunlarına göre yaşayıp; bunları ne olursa olsun, iyisiyle kötüsüyle doğal olarak kabul etme bilgeliği hissediliyor. Belki de mesele başarılı ya da başarısız olmak değil, sadece yaşamaktır.
(bkz. Benim Sözlerimle Dünya – Albert Einstein)